Gazetemiz Köşe Yazarı Ömer Kıvanç'ın 'TSO’daki gariplik!' adlı köşe yazısı.

Kurum ve kuruluşların tavırlarını yöneticileri belirler. Bir yönetici başında bulunduğu kurumu bu manada rezil de eder, vezir de…

Kırıkkale’de seçimle kurum yöneticisi olanların içine düştüğü en büyük hata ise kanun, tüzük, yönetmelik nedir bilmeden ezbere davranış sergilemeleri.

Bu tavır ve bilmezlikleri ise kendilerini hem yerel manada hem de bağlı bulundukları merkez teşkilatlarında rezil etmeleri için yeterli oluyor.

Bu yüzden kurumsal başarı ve başarısızlıkların altında yöneticinin bilgili, bilinçli ve hukukun üstünlüğü kuralını uygulama konusunda tavrı yatmaktadır

Aynı zamanda yöneticinin olayları kavrama ve ahlaki duruşu da bunda en etkili belirleyici noktadır.

Günümüzde seçimin doğrudan doğruya etkide bulunduğu her alanda bu ahlaki duruş ve başlangıç, yönetim boyunca da sürdüğünü ve o tavrın hiç değişmediğini örnekleriyle birlikte görebiliyoruz. Gerek siyasette, gerekse seçim gerektiren sivil toplum kuruluşlarında bu tavırlar nedeniyle yöneticilerin oluşturduğu imaj ve değerlendirmeler yapılıyor.

Bu değerlendirme de birine yapışıp kalıyor. Yıllar yılı uğraşsanız da bu etkiyi silemiyorsunuz. Bunun telafisi yoluna gidemiyorsunuz.

Ticaret ve Sanayi Odasında (TSO) kamuoyunun çok yakinen bilmediği bir şekilde Genç Girişimciler ve Kadın Girişimciler seçimleri yapıldı. Standart TSO seçimleri gibi kendi yapısına göre bir seçim düzeni var. Önce İcra Kurulu belirleniyor. Daha sonrasında ise Yönetim Kuruluna Başkan seçimi yapılıyor.

Bunların hepsi normal.

Anormal olan sürecin işlediği dönemde koskoca TSO ya yakışmayacak şekilde bugüne kadar TSO tarihinde görüşmemiş amatörlük yapılması.

Bu amatörlüğün sergilenmesinde yapılan yanlışın kendisinden çok, yanlışı yapanların şehrin tamamına karşı gösterdiği saygısızlık.

TSO bu şehrin ticaret erbabı şirketler tarafından oluşturulmuş yarı resmi bir kurumdur.

Yasal sorumlulukları ve zorunlulukları bulunan bir kurumdur.

Uyması gereken kanun ve yönetmelikler vardır; bunlarda açık açık yönetici meclis üyeleri ve icra kurullarının kimlerden olabileceği de belirtilmiştir.

Bu açık hükmü herhangi bir TSO yetkilisi ve yöneticisinin bilmemesi imkânsız. Hatta kendileri de bu kriterlere uyduğu için yönetici sıfatını almışlardır. Ticaret erbabı olmadan TSO da hiçbir hükümlerinin olmadığını da bilirler.

Ancak konu, Genç Girişimciler ve Kadın Girişimciler Kurulu olunca kendilerini o makama oturtan ölçüyü unutup, TSO çalışanlarını icra kurulu üyeliğine yazacak acemiliği ve amatörlüğünü gösterdiler.

Üstelik bu olay Kırıkkale ile de sınırlı kalmadı.

TOBB uhdesinde bu konu gündeme geldiği andan itibaren Kırıkkale TSO yöneticileri “bunu bile bilmeden yöneticilik yapıyorlar” diye alay konusu oldular.

TSO çalışanlarından icra kurulu üyesi yapmaya kalkmak, “şehirde ticaret ile uğraşanların ve TSO üyesi olanların hepsine birden aranızda icra kurulu üyeliğini hak eden yok” demektir.

Bunu ne TSO bir yönetici ne de çalışan ima yollu bile olsa şehre ve şehrin insanına söyleyemez. Söylerse haddi bildirilir, dersi verilir.

Kırıkkale’de ticaret ile uğraşan herkes TSO da her makamı yürütecek derecede birikime sahiptir.

Bir şehri TOBB uhdesinde bu tür bir küçültücü duruma düşürmekte ayıbın başka bir yanıdır.