Gazetemiz Köşe Yazarı Yener Kazan'ın 'Zor rızık' adlı köşe yazısı.

Sabahın zifiri kör karanlığı
Hava ayaz, şafak daha sökmemiş
Yer ilahi sükûta büründüğü
Rahmet ve bereketin aktığı
Ahali derin gaflet uykusunda
Gökte yıldızlar, yerde cırcır böceği sesi
Ezelden ahire, başlangıçtan sonsuza
akıp gidiyordu zaman
“Erken kalkan iki kere şanslıdır” sözü
“Erken kalkanın rızkı bol olur” emriyle
Davar sürüsü, tıkırdak sesleri tık, tık, tık
Arkasında iri yapılı bir adam silueti kis, kis, kis
Hayvanlarını otlatmaya, yazıya-yabana götürüyor
Peygamberlik mesleğiydi çobanlık, kutsal meslek
İbrahim (a.s), Musa (a.s), Yakup (a.s),
Muhammed (sav) hepsi ömür boyu çobanlık yapmışlar
İrecep derlerdi ona ömrü hayvan otlatmakla geçmiş
Arkasından bir diğer çoban Katil Osman
En arkada Tırık Halil elinde değneği, eşeği ve köpeği
Sıcak yatak yüzü görmemiş, kahvaltı nedir bilmezler
Heybelerinde bir omaç dürümü bir de su tası
Emek kutsaldı onlar için alın teri helal
“Çalma, çırpma, tembellik etme.” diye emrediyordu din
“Sizin en hayırlınız insanlığa hizmet edendir” diyordu peygamber
“Ben Kur’an’ı Besmele içine yerleştirdim” ilahi emrine uyup
Ya Bismillah gücüyle başlayıp her işe, katlandılar bin bir acıya
Kar-kış, ayaz, kurt-çakal, akrep ve çıyanlar
Her tehlikeyle baş başaydılar gece ve gündüz
Geceler korkunç, geceler ıssız, karanlık ve ürkütücü
Hayat keskin dişli canavar gibi acımasız
Tutunacak hiçbir dalları da yoktu amma
İnançları emrediyordu “çalışmak dinin yarısıdır”
Ve de “rızk çalışmaktır” düşüncesiyle yaşadılar
Yılmadılar, pes etmediler bir ömür boyu
Ne sosyal güvenceleri vardı ne dayanakları
Ne başlarını okşayacak şefkatli bir sıcak el
Ne omuzlarını sıkıp güçlerine güç katacak çelik bilek
Kendi kaderlerini kendileri çizdiler
Topuklarına inen alın teri, yavan ekmeğiyle
Biri iki ettiler, ikiyi üç ettiler, beşi on, elliyi yüz...
Nokta kadar menfaate virgül kadar edilmediler
Yine de aç kalmadılar ömrübillah
Omuzları hep ilerde, başları daima dikti
İlahi ışık, nur ’un cemali, şavkı görünüp
Seher yeli küfüül, küfüül estiğinde
Yaylaya düğüne gider gibi gider
Neşe kaplayan yürekleri türkü çağırır

“Seher vakti çaldım yârin kapısını
Baktım yârin kapıları sürmeli
Boş bulmadım otağının yapısını
Çıka geldi bir gözleri sürmeli
Aslanım eller eller
Kokuyor güller, güller
Ne bilsin eller eller
Perişan hallerim”

Böyle geçti gitti bir ömür
Emeği kutsal, çalışmayı dinin emri
Fazla uykuyu haram
Çalışmayanı zararlı sayarlardı.
Helal lokma zor,
Kazanmak meşakkatliyli gardaş zor
*Eserin videosuna Google arama motorundan “Yener Kazan Zor Rızık” yazarak ulaşabilirsiniz.