Eşek sıpaları

Kayserili çocuk: “Baba bana 500 versene.”

Babası: “Nee, dört yüz ha, ula gödek netcen üç yüzü, neyine yetmiyo iki yüz, al sana yüz” der elli lira verir.

Çocuk “Hey yaşasın zaten benim de ihtiyacım elli liraydı” diyerek sevinir.

Baba: “Bah ulan bah, ulan sahte para vermesem babasını kandıracak eşek sıpasına bah.”


“Gören göze karanlık perde olamaz, görmek istemeyen göze ışık ne yapsın.” Diyor bilge insan Halife Ali (r.a.) Ya da “Bir cennet çiz ve içine gir” diyor Yunanlı dahi yazar Kazancakis.

“Görmenin, hakikati anlamanın vemutlu olabilmenin bin bir mantıklı yolu, yordamı var. Ancak her şeyde olduğu gibi büyük emekler, çabalar, alın teri karşılığı elde edilen, kutsiyeti olan mutluluk kavramı da çoktan değerini yitirdi. Okuyup araştırmak, zor şartlarda büyük bedeller ödeyip ülkeye, vatana, millete, tüm insanlığa faydalı birey olmak fikri başta olmak üzere üretim ve emeğin hiçbir değeri kalmadı. Şimdi toplumun her ferdi en kısa zamanda, hiçbir zorluk yaşamadan, en kolay yoldan nasıl para kazanırım sevdasına düştü.

Herkesin kendine göre bir doğrusu, herkesin kendine göre bir din anlayışı oldu. Kazanmak, daha fazla maddi imkanlara kavuşmak uğuruna her şey normal hale geldi. Evlilikler günübirlik ilişkilere dönüşmekte, namus, dürüstlük, iyi niyet, karakter, ar, haya, onur, şeref vb. kavramlar yerle bir. Para uğruna hamile karısıyla birlikte sosyal medyadan cinsel içerikli aç aç videoları paylaşımları yapan kocalar türedi.Köyü, kasabayı benimseyen kalmadı. İnsanlar büyük kentlerde oturayım, zorluk çekmeyim, ağır işte çalışmayım, maaşım yüksek, her türlü imkânım yerinde olsun düşüncesinde. Toplumsal çürüme her alanda kendini hissettirmeye başladı.

Ülkenin en meşhur sporcuları, iş adamı, siyasetçisi, ev kadını, zabıtası, her kademedeki bir eli yağda bir eli balda olan, gözlerini hırs bürümüş insanlar milyonlarca dolarını resmi belge almadan hukuk dışı yoldan daha fazla kazanmak uğruna tefeciye yatırıyor. Vergi kaçırıp devleti zarara uğratıyor, evrakta sahtecilik, tefecilik yapıyor, yasa dışı faaliyete katılıp meşru kazanç sağlıyor, topluma kötü örnek olmak suçu işliyor, kısa günde kırk farklı yalan beyanda bulunuyor sonra da ben dürüstüm, beni kandırdı diyerek kendini haklı çıkarmaya çalışıyor.

Oysa hukukun temel prensibi: “Hukuk yalan söyleyeni ve kurnazlık yapanı siler” dediği halde ne yapıyor hukukçu masum insanı en ufak bir hatasında evinden ihzarla alınıp içeri tıkıyor, ama her nedense toplumun gözü önünde devam eden ülkeyi sarsan fon vurgunu başlayalı bir yıl olduğu halde kimseyi içeri atmadığı gibi, bazılarının iddianamede adını bile geçmiyor. Üstelik ülkenin ün üst yönetiminde söz sahibi olan kişilerden “Sorunlarıyla ilgilenin” diye talimat verilerek destek bile görüyorlar. Ülke gerçeğini yansıtan, doğruluğunu belgeleyen yabancı, yerli düşünce ve fikir insanlarının şu sözlerini okuduğumuzda konu daha iyi anlaşılıyor.

Fransız düşünür Montesquieu: “Yasalar toplumların aklıdır.”

İspanyol ressam Francisco José de Goya:“Aklın uyuması, canavarlar üretir.”

Fransız düşünür Honoré De Balzac: "Kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği, küçük sineklerin ise takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.”

Mao Zedong: "Ordu, polis ve adaleti kapsayan Devlet çarkı, bir sınıfın bir başka sınıfı ezmek için kullandığı araçtır."

Che Guevara: “Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise bana komünist diyorlar.”

Ahmet Hamdi Tanpınar: “Şark oturup beklemenin yeridir.”

Cemil Meriç:“Asırlardır cehaletin hüküm sürdüğü topraklardır bu topraklar. Bu topraklarda dehanın tuğla kadar değeri yok.”

Alpaslan Türkeş: “Türk milletinde Bizans’tan geçme bir hastalık vardır. Fitne, fesat, dedikodu, yalan, dolan, birbirini çekememezlik, birbirini beğenmemezlik. Bu hastalıktan kurtulun bu hastalıktan kurtulmaya çalışın. Osmanlı’yı yıkan hastalık bu hastalık, Bizans’ı yıkan hastalık bu hastalık.”

Tıpkı fıkrada olduğu gibi memlekette öylesine eşşek sıpaları var ki göz göre göre bizleri aptal yerine koyup aklımızla dalga geçiyorlar. Peki kim uyudu da ülkemizde canavarlar türedi? Bu ortamı sizce kim yarattı?

Yener Kazan Köşe Yazısı