Tomris eski Türkçede “temir” yani “demir” anlamına gelmektedir.
Türk tarihinin ilk kadın hükümdarı olan Tomris Hatun milattan önce 6. Yüzyılda yaşamış ve adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Türk Kadınının mitolojik simgesi olan Tomris Hatun; hükümdarlığıyla, barışçıl yapısıyla ama iş savaşa gelince mükemmel komutanlığıyla tarihte iz bırakmıştır.
İskit Hükümdarı olan Tomris Hatun, hükümdarlığı boyunca dönemin güçlü ordu ve devleti olan Pers’lerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Barışçı yapısını zaaf gören Pers’ler her fırsatta İskit topraklarına saldırıyor, Tomris Hatun ise ordusunu geri çekip savaş olmadan Pers’leri topraklarından eli boş gönderiyordu. Pers’ler, Tomris Hatun’un bu taktiğine karşı iz arama köpekleri yetiştirirler ve İskitlere karşı büyük bir güç ele geçirirler. Pers imparatoru bu imkanı ele geçirdikten sonra, Tomris Hatun’a kendisiyle evlenmesi halinde İskit topraklarına saldırmayacağını beyan eder. Ancak bu bir oyundur ve asıl amaç Tomris Hatun ile ordusunu yani milletini tuzağa çekmektir. Barışçıl olan Tomris Hatun’un bu teklifi kabul edeceğini düşünen Pers İmparatoru beklemediği bir cevapla karşılaşır ve İskit Topraklarına saldırır. Yine aynı savaş taktiğiyle geri çekilen Tomris Hatun ve ordusu, Pers’lerin takibinden kurtulamayınca, savaş düzeni almaya karar verir. İki ordu birbirine yakın bölgelere savaş otağlarını kurarlar, gece olduğu için savaşmazlar. Gece ise Pers’ler bir pusu kurar ve Tomris Hatun’un oğlu ile askerlerinin üçte birini öldürürler. Bunun üzerine Tomris Hatun “Olanlardan gururlanma, cesaret ile değil hile ile kazandın. Oğlumun ölüsünü bana geri ver ve ordularıma ettiğin hakarete rağmen cezalanmadan ülkemden çık git. Eğer böyle yapmazsan İskitlerin güneş tanrısı üzerine yemin ederim ki, ne kadar haris olursan ol seninle başa çıkacağım” demiştir. Sabah her iki ordu tarihte eşine az rastlanır bir savaşa girişir bu savaş Yunan Toprakları dışında olan en kanlı savaş olarak tarihe geçer. Zaten sayıca az olan Tomris Hatun ve ordusu, üçte bir kaybı verip psikolojik olarak büyük bir yıkım yaşamasına karşın savaşta büyük bir zafer kazanmış ve Pers Ordusunu darma dağın edip Pers İmparatorunu öldürmüştür. Bu zafer Tomris Hatunu yalnızca Türk Tarihine değil, dünya tarihine altın harflerle kazımıştır.
Türk tarihi başa Tomris Hatun olmak üzere birçok kadın hükümdarlar çıkartmış, kurultaylarda hükümdar eşleri hükümdarlarla eş değer olmuştur. Birçok savaşta, diplomaside önemli yerler edinmiş, önemli zaferler kazanmıştır. Birçok iç karışıklıkta Türk Kadınları öne çıkmış karışıklıkların son bulmasını sağlamıştır. Ve her dönem Türk toplumu bir Tomris Hatun çıkartmayı başarmıştır. 3 Mart’ta başlayan ve 6 Mart’ta sona eren “Millet İttifakı” krizinin Tomris Hatunu’da Meral Akşener oldu. İnanmış azların, kalabalık çokları dize getirebileceğini bu sefer gösteren Meral Akşener oldu.
Süreç tatlıya bağlandığı için çok derine inmeyeceğim ancak 3 Mart’ta ortaya çıkan tablo hiç hoş değildi. 3 Mart’tan 6 Mart’a kadar geçen süreç ise resmen rezaletti. Ancak bunun sorumlusu kesinlikle Meral Akşener değildi. Milletvekilliği ve Bakanlık pazarlıklarıyla önceden belirlenmiş bir aday dayatmasına karşı “Milletin Adayı” çıkışını yaparak bütün siyasi kariyerini riske atan Meral Akşener, Milletin 5’ten büyük olduğunu başta masadakiler olmak üzere bütün Türkiye’ye gösterdi. Meral Akşener’in anketlerde en öne çıkan ve halkın umut bağladığı Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı noktasında ki çıkış çok değerlidir. Neden mi?
Çünkü Meral Akşener, başka partinin listelerine aday sokup, kendisini istemeyen halkın teveccühüne karşı arkadan dolaşmak istemedi.
Çünkü Meral Akşener, Bakan pazarlığı yaparak halkın istek ve arzularını göz ardı etmedi.
Çünkü Meral Akşener, Cumhurbaşkanı yardımcılığı isteyip bana ne halk ne derse desin demedi.
Çünkü Meral Akşener, adaylığı kendisine, kendi partililerine istemedi. Başka partili olmasına karşın halkın istediği insanları söyledi.
Çünkü Meral Akşener, halkın umut bağladığı isimlere aday olun çağrısı yaparak “Bakın, ben halk sizi istediği için her riski alıyorum. Bakalım siz halkın sevgisine ve umuduna o kadar değer veriyor musunuz?” dedi.
Çünkü Meral Akşener, CHP’de siyaset yapan ancak uç solda bulunup, HDP çizgisine yakın eski- yeni milletvekillerinin, gazetecilerin o kadar çirkin saldırılarına karşın, halkın istekleri yerine getirilecekse gurur yapmam diyerek, uzlaşı kültüründen uzak olmadığını gösterdi.
Ve halkın isteklerinin yerine getirilmesi karşılığında hiçbir zaman ben demediği gibi yine bencillik, alınganlık yapmadan gerçek bir lidere yakışır şekilde yeniden masa toplantısına katıldı. Halkın umutlarının sönmesine müsaade etmedi. Kendisine yapılan o kadar saygısızlığa karşın olayı kişiselleştirmedi.
Krizin kazananı Meral Akşener’dir, yaşadığımız dönemin Tomris Hatun’u Meral Akşener’dir. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ziyareti sonrası, bu iki ismin Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması şartıyla masaya döndü. Kemal Kılıçdaroğlu’nun her iki ismin elini kaldırıp, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’yla birlikte, güzel bir yola çıkıyoruz demesini sağladı. Elbette krizlerde bir tarafın her istediği olmaz. Uzlaşı kültüründe her iki tarafta makul isteklerini kabul ettirir. Meral Akşener, 3 Mart’ta ki –ister imzala ister imzalama- dayatmasını boşa çıkarttı. Meral Akşener, Tomris Hatun gibi barışçıl olmasını zaaf görenlere gerektiğinde nasıl mücadele edebileceğini gösterip, üzerine makul şartlarda anlaşabileceğini gösterdi.
Halka rağmen siyaset olmayacağını, bir siyaset bilimci olarak herkese kabul ettirdi. Uzlaşı sonrası üzülenlere ve siyasi kimliklerine bakarsanız Meral Akşener’in nasıl büyük bir zafer kazandığını görürsünüz. Cumhur İttifakı taraftarları sosyal medyada ve televizyonda söylemleriyle yeniden birleşmeden ne kadar rahatsız olduklarını gösterdiler. Kriz sürecinde, masanın yeniden birleşmesini engellemek adına, hakarete varan paylaşımlar yapan HDP çizgisinde ki uç solcular tavır, davranış ve söylemleriyle ne kadar üzüldüklerini net bir şekilde belli ettiler.
Teşekkürler Meral Akşener, Teşekkürler Tomris Hatun…