GÜNCEL HABERLER

ŞaşırıYORUM

 

Geçtiğimiz Akşam saat 22.00 suları, serimlemek evin sıcak ve bunaltıcı ikliminden kurtulmak için  Kırıkkale mizin müstesna tarihi ve turisttik!!!!  yerlerini  çoluk çocuk arabama doluşup şöyle bir dolaşalım dedik….   

“ maraş caddesinden dondurma alalım, gezerken hem yer hem serinleriz dedi çocuklar…”         

“ iyi peki başüstüne…”   dedim…

            bir saat park yeri arayıp bulduktan sonra,  araya aracılar da sokarak,   “abimiz gazetecidir…”   hatırını da koyarak zor bela aldık  dondurmaları…

        Biraz  serinlik olsun,  biraz da zaman geçsin diye , celal bayar parkına doğru sürdüm arabamı…   ne yalan söyleyeyim… yazı yazdığımdan, eğip bükmeden  kalemimin de hakkını verdiğimden beri , aslında çoğu zaman,  birgün önceden terbiye edilmiş  özel  etlerden yapılma mangalların yapıldığı bahçelerde, çiftliklerde  ağırlanıyorum…

        Tek varlığımız  kalemimizin hatırı bu ,  her zaman kılıfın da uslu uslu durmuyor…

        Neyse,  epey zamandır gitmiyordum çok muhterem ahalimizin büyük teveccüh gösterek gittiği  bu tarihi ve turistik beldeye…

       Keşke de daha uzun zaman gitmeseymişim…

 Size Yemin ediyorum…Başka illerde olsa, Kızılırmak kenarında bulunan bu doğal ve tabiat harikası  organik parkın önüne Amerika merkez  bankasının kasası gibi bir kasa yaparlar ve hiç durmadan içine para koyarlar…

       Ama bizde,sinekten, bakımsızlıktan, çöpten, kokudan , pislikten, rezaletten parkın içine girilemiyor… bir şekilde girecek olsanız bu kez de içeride beyniniz dumura uğradığı için geri çıkılamıyor…

       Yahu  gezi parkı denilen ve kaldırılacak şayiası duyulur duyulmaz kıyamet  koparılarak,  neredeyse iç savaşın  çıkmasına sebep olacak park, bizim celal bayar parkının yanında saksıda ki çiçek kadardır…. İnsanlar doğasına ve ağacına , mavisine ve yeşiline bu kadar sahip çıkarken bizdeki bu hoyratlık, bu aymazlık, bu kıyım nedir…

       Dedim ki…. orada çalışan park personeline, “ arkadaşlar bu rezalet bu bakımsızlık nedir…”

       Dediler ki…” abi biz temizliyoruz ama vatandaşlar cahil, yerlere çöp atıyorlar,  çitlek işleyip kabuklarını ortalığa saçıyorlar,  mangal yapıp külünü, gübürünü  atıp kaçıyorlar…”

       Şimdi persolen haklı Allah için… hallerine baktım acıdım….

Fakat, parktan çıkarken üniversiteli oldukları her hallerinden belli, “ lanet olsun,bir daha  gelirsek bu parka  iki olsun…”  diyen gençleride  duydum…

        O bakımdan.... sayın belediye başkanı, bu söz sonunda gelir seni bulur…

         sana hiç kimse…. Dünyanın en demokrat ülkesi olarak kabul edilen,  kişi başına düşen milli geliri yıllık 84.000 dolar olan , dünyanın en mutlu ve kibar insanlarının yaşadığı Danimarka nın başkenti  kopenhag belediye başkanı olacaksın demedi herhalde…

      Sen bu yerlere çöp atan , çitlek işleyip ortalığa saçan, mangal  külünü atıp kaçan insanlardan oy istedin ve onların oyuyla belediye başkanı oldun… oyu Kırıkkale liden alıp, hizmeti Danimarkalı ya göre yapmak ne yahu….

        “Sen bu vatandaşın belediye başkanısın, göreve gelirken bilmiyormuy dun bunun böyle olduğunu , şimdi neyin çorbasını karıştırıyorsun derler adama….”

        Bak seçim yaklaşıyor, Ankara yakın…. hafazanallah üfürü verirler birilerinin kulağına…

         Bak kulak demişken aklıma geldi… eğil de bir sır aktarayım kulagına,  meslektaşından bir güzellik olsun sana…

          İnsanları mutlu etmek ve  huzur içinde bir şehir yönetmek istiyorsan, önce gönül köprülerini  kurmak lazım… vatandaşla…