Nurlar içinde uyuyası Erdal İnönü kendisi ile söyleşi yapan bir Tv kanalında anlatmıştı babası İsmet İnönü cumhurbaşkanı iken, okula geç kalmış da makam aracı ile gidiyorken araçtan indirilip paşa tarafından “milletin malı millete hizmet edilirken kullanılır” ikazı ile azarlandığını…

görevini layığı ile yapan, beytülmalı kendi malından-canından-mukaddesatından üstün kılıp gözü gibi koruyan devlet adam ve memurlarını  tenzih ederek diyorum ki bende,

 O iyi insanlar, o güzel atlara binip ebediyete gittiğinden beri memleket kimlere kaldı, bir bakalım özetle.

Başkanın altında var, normal!

Yardımcısının altında var,

Bakanların altında var,

Kerameti kendinden menkul bakan yardımcılarının altında da var!.

Daire başkanı diye bir unvan uyduruldu her ne halta yarıyorsa,

Onun altında da var!..

Genel müdürün altında var,

Yardımcısının altında var,

Kırıkkale, yatırımını gram altına yapıyor Kırıkkale, yatırımını gram altına yapıyor

İl Müdürünün altında var,

Yardımcısının altın da var,

İlçe müdürünün altında var,

Yardımcısının altında var,

Belediyeleri saymıyorum da,

Müftülük dahil hepsinin yumuş buyurduğu elemanın  altında bile var!..

Üstelik kullanımı sadece devlet hizmeti ile sınırlı, şahsa münhasır falan da değil kendini bilmez için.

Devlet işi olsun olmasın şahsı biniyor!..

Hanımı biniyor,

Bebesi biniyor,

Bir yere gidip gelinecekse konu koşmuşu, akraba-talikatı bile biniyor.

Denetleyen yok!..

Uyaran yok!

İkaz edip nasihat eden yok,

Hesap soran yok,

Sorsa dahi birileri, hesabı verecek olan yok,

Devlet malı devlet işinde kullanılır diyen İsmet paşa da yok.

Çin´in nüfusu bir buçuk milyar, yüz ölçümü bizden on beş kat filan fazla.,

Hindistan´ında öyle!..

Orda bile bu kadar makam ve hizmet aracı yok.

Almanya!..

Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülke.

Belediyesiyle,  hükümeti, cumhurbaşkanlığı makamı, müdürlükleri, kiliseler yada birileri memnun olsun diye uydurulmuş unvan ve sıfatlar dahil, hepsine tahsis edilmiş 14 bin makam ve hizmet aracı var olduğu söylenirken, sadece resmi kurumların demirbaşında  200 binin üstünde makam aracının olduğu yazılıp çiziliyor bizde.

Üstelik bu sayıya,

Kiralanan araçlar dahil değil!..

İsrafından geçtim!..

Günah da demeyeceğim,

Ancak,

Sormadan geçemeyeceğim.

Hani yüzde doksan dokuzumuz Müslüman´dık?

Haram yemezdik!..

Vicdan sahibi, merhametli olmak, insanlığın değil sadece, dinimizin de gereğiydi hani?

din işlerinde bile birden fazla makam aracı var ve kimi zaman amacı dışında kullanıma açıkken, (önce ki yıllar defalarca yazmıştım!) izah edilir ve vicdanen kabul edilir durumudur bu?

Ne diyordu Yaşar Kemal usta demirciler çarşısı kitabının girişinde:

O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler…

Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık!..

tüm zorluklara ve baskılara rağmen emanete gözü gibi bakan görevlileri tekrar tenzih ederek sormadan edemiyorum...

liyakat esası, sadakat ve yandaşlığa döndüğünden beri biz kime kaldık Allah aşkına?

Not: devlet, makama rahat hizmet etsin diye araç tahsis etmiş görevlilere. hanımını işe, bebesini okula, babasını çarşıya alışverişe götürsün diye değil. yeni yeni ortaya çıkıyor ki, gerek makam ve hizmet araçları, gerekse makamın getirisi özel ve şahsi işler için de kullanılmış birçokları tarafından. Allaha verecekleri hesabı Allah alır elbet emanete hıyanet ettikleri için ama, sayın valimizden özellikle rica edip bekliyoruz ki millet adına, okul önlerinde ve çarşı pazar alışverişlerinde görülen resmi araçlar ne için ordalar ve kime hizmet etmekteler, bir araştırılsın!..